Mi̇lli̇ mücadele haritası ve yaş noktası yöntemi̇yle i̇ncelenmesi̇

Ferhan Çeçen

Giriş

Mustafa KemalHuber tarafından geliştirilmiş bilinen bir yöntem olan Yaş Noktası, doğum haritalarımızda bir zaman boyutu olduğu, yaşın ilerlemesiyle haritalardaki gezegenlerin ve evlerin devamlı farklı biçimlerde aktif hale geldikleri esasına dayanır. Yaş Noktası, insan hayatındaki gelişmeleri ve tecrübeleri açıklamada kullanılan mükemmel bir yöntemdir. Yaş Noktası ile ilgili kendi tecrübelerim de buna işaret etmektedir. Öte yandan benim için şimdiye kadar belirsiz kalan bir husus, bu yöntemin bir ülkenin veya önemli bir anın haritasına uygulanıp uygulanamayacağıydı. Bu noktanın üzerinde düşünülmesi gerekir, zira genellikle Yaş Noktasının ağırlıklı olarak psikolojik düzeyde işlediği varsayılmaktadır. Yaş Noktasının bir ülkeye veya önemli bir ana uygulandığını gösteren nispeten az sayıda çalışma bulunmaktadır. Buna karşılık, bu makaleyle Yaş Noktası yönteminden bu gibi hallerde de yararlanılabileceğini göstermek istemekteyim.

Milli Mücadele’nin başlangıcına bir bakış

Meclis tarafından 24 Kasım 1934 tarihinde Atatürk (Türklerin babası) soyadı verilen Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Paşa, bilindiği üzere hem Türk Milli Mücadelesinin lideri hem de Osmanlı İmparatorluğu sonrasında 29 Ekim 1923 tarihinde oluşan modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur. Mustafa Kemal Paşa 1938 yılındaki vefatına kadar ayrıca Türkiye’nin modernleşmesi için uğraşmış, devrim niteliğinde çok sayıda reform yapmıştır.

Mustafa Kemal Paşa 1881 yılında Selanik’te doğmuştur. Osmanlı subayı olup, Milli Mücadele’den önce de birçok savaşta bulunmuştur. Yürüttüğü Milli Mücadele’nin ve Kurtuluş Savaşı’nın tam başlangıç tarihi 19 Mayıs 1919 olarak kabul edilmektedir. Mustafa Kemal Paşa sonradan bu tarihi kendi doğum tarihi olarak kabul ettiğini söylemiştir. Kaynaklarda belirtildiği üzere Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919 tarihinde sabah saat 6’da Karadeniz kıyısındaki Samsun şehrine çıkmıştır.

Mustafa Kemal
Mustafa Kemal Paşa 9.Ordu müfettişi olarak Samsun’a yolculuğa çıkmadan önce (1919)

Niçin bir Milli Mücadelenin doğduğunu anlamak için öncelikle o zamanki şartlara kısaca bir göz atmak gerekir. Mustafa Kemal Atatürk, Türk halkına bıraktığı değerli bir kitap olan “Nutuk” adlı eserinde tüm gelişmeleri anlatmaktadır. Bu eserin “Nutuk” adını almasının sebebi, 15-20 Ekim 1927 tarihlerinde kendisinin bunu milletvekilleri önünde de okumasıdır (1).

“Nutuk” adlı ünlü eserinde Mustafa Kemal Paşa söze şu cümlelerle başlıyor:

1919 senesi Mayıs'ının 19. günü Samsun'a çıktım. Genel vaziyet ve manzara: Osmanlı Devleti'nin dâhil bulunduğu grup, Harbi Umumi'de (1.Dünya Savaşı) mağlup olmuş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir mütarekename (30 Ekim 1918 tarihindeki Mondros Ateşkes Antlaşması) imzalanmış. Büyük Harbin uzun seneleri zarfında, millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi Harbi Umumi'ye (1.Dünya Savaşı) sevk edenler, kendi hayatlarının endişesine düşerek, memleketten firar etmişler (1)”. Mustafa Kemal Paşa daha sonra Sultan Vahdettin’in kendisini kurtarmak çabasında olduğundan, kabine şefinin ise güçsüz, haysiyetsiz ve cesaretsiz olduğundan bahsediyor. Ordunun elinden silahlarının ve cephanesinin alınmış ve alınmakta olduğunu vurguluyor. İtilaf devletlerinin mütareke hükümlerine uymaya gerek görmediklerinden bahsediyor. İtilaf donanmalarının ve askerlerinin İstanbul'da olduğundan, Adana vilayetinin, Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap’ın (Antep) İngilizler tarafından işgal edildiğinden, Antalya ve Konya'da İtalyan askeri kıtalarının; Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerlerinin bulunduğundan; ayrıca dört gün önce, yani 15 Mayıs 1919 tarihinde İtilaf devletlerinin rızasıyla Yunan ordusunun İzmir'e çıkartıldığından bahsediyor. Bunun yanı sıra memleketin her tarafında Hıristiyan unsurların özel emellerini gerçekleştirmek için gizli veya açık faaliyetlerde bulunduklarını ve devletin bir an önce çökmesine mesai sarf ettiklerini belirtiyor.

Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıktığı anın haritası bizlere ilginç veriler sunuyor.

Chart
Şekil 1: Mustafa Kemal Paşa’nın 19.5.1919 tarihinde 9.Ordu Müfettişi olarak Samsun’a çıkması

Bunlardan en önemlisi, Balık burcunun başında bulunan ve MC ile birleşen Uranüs olarak gözüküyor. Balık genellikle belirsizliğe ve kaotik durumlara işaret eden bir burçtur. İlginç bir şekilde, bundan önce 30 Nisan 1919 tarihinde gerçekleşen prenatal Yeniay haritasında da Uranüs’ün MC ile birleştiği görülüyor (harita gösterilmemiştir). Böylelikle Uranüs’ün bağımsızlık yönünde yeni bir isteği, bir atılımı, hemen hemen ümitsiz bir durumda beklenmedik, devrim niteliğindeki bir hareketi simgelediği söylenebilir. Ayrıca Şekil 1’de görülen Uranüs-Güneş açısı, zorlayıcı, beklenmedik durumların varlığına işaret ediyor.

Bunun yanı sıra Uranüs değişken burçlardaki Ay Düğümlerine kare yapıyor. 12/6 ekseni (Balık/Başak burçlarının yeri) varolma ekseni olarak adlandırıldığından, Ay Düğümlerinin burada bulunması varolma ile ilgili bir mesele olduğuna dikkat çekiyor. Bilindiği üzere Ay Düğümleri karmik durumlarla ilişkilendirilir. Böylelikle Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmasının da karmik bir durum barındırması mümkündür. 12.evdeki Güney Ay Düğümü kontrol edilemeyen şartların ve dağılmanın bir işareti olabilir. Öte yandan 6.evdeki Kuzey Ay Düğümü, ümitli bir şekilde (Yay) düzen sağlamaya ve muhtemelen bir ordu (6.ev) kurmaya gerek olduğunu simgeliyor. Mustafa Kemal Paşa’nın “Nutuk” adlı eserinde belirttiği gibi, Osmanlı ordusunun elinden silah ve cephanesi alınmış olduğundan savaş imkânı bulunmamaktaydı. Öte yandan vatansever halk kitleleri tarafından Kuvâ-yı Milliye (Milli Kuvvetler) adı verilen milis birlikleri kurulmuştu; amaç halkın kendisini ve bulunduğu bölgeyi korumasıydı. Kuvâ-yı Milliye daha sonra birçok cephede başarılı bir şekilde mücadele vermişti.

Haritada İkizler’deki Yükselen burç, harekete ve iletişime işaret edebilir. Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıktıktan sonra çok kişiyle temasa geçmiş ve bilgi alışverişinde bulunmuştu. Yükselen burcun yöneticisi ve 11.evdeki Merkür bu yüzden gerek vatansever halk kitleleriyle olan bu teması gerekse ümidi gösterebilir. Öte yandan, haritadaki Neptün-Merkür karesi çarpıtılmış haberlerin işareti olabilir. Bu sıralarda gerçekten de İtilaf güçleri tarafından kasıtlı olarak dünyaya yanlış bilgiler yayılmıştı. Ayrıca devletin aleyhine çalışan çok sayıda casus şebekesi vardı.

Haritaya bakıldığında 1.evdeki Yengeç burcunun 3 gezegenle çok vurgulandığı görülüyor; bunlardan en önemlisinin Plüton olduğu söylenebilir. Yengeç burcu muhtemelen burada vatanı temsil ediyor. 1.evin başındaki Plüton ise muhtemelen akut bir tehlikeye, bir ölüm-kalım sürecine ya da belki büyük bir dönüşüme yol açacak yoğun şartların hüküm sürdüğüne işaret ediyor.

İyicil olarak kabul edilen Jüpiter ve Venüs gezegenleri de 1.evde yer alıyor. Bunlar Plüton ile birlikte Oğlak burcundaki 7.evdeki Ay’a karşıt açı yapıyorlar. Ayrıca Ay’ın bu haritada “Sen” (IC/MC ekseninin sağı) tarafındaki tek gezegen olduğu görülüyor. Burada “gerilim yöneticisi” olarak görülebilecek Ay, sadece kırmızı açılar aldığı için zor taşıyacağı bir yük altında bulunuyor. Bu gibi haritalarda Ay halkı temsil ettiğinden, halkın stres içinde olduğu ve başkalarının sebebiyet verdiği (7.ev) koşullar yüzünden acı çektiği varsayılabilir. Mustafa Kemal Paşa’nın “Nutuk” adlı eserinde birçok defa vurguladığı gibi, gerçekten de böyle bir durum söz konusuydu. Ay-Plüton açısı halkın varoluşunu tehdit eden bu durumu veya karmaşık duygu dünyasını simgeleyebilir. Gerçekten de halk, işgal orduları ve bazı azınlık çeteleri tarafından yapılan zulümlerden çok çekmekteydi.

Öte yandan, Yengeç burcunda güçlü bir konumda olan Jüpiter, 1.evdeki Venüs’le birlikte, her zaman dünyaya umutla bakma potansiyeline işaret edebilir. Ay’ın Jüpiter ve Venüs’le olan açıları da yine coşkuyu ve ümidi gösterebilir. Mustafa Kemal Paşa’nın başkalarına da çok ilham veren ve bu savaşın kazanılacağına dair ümidini hep koruyan bir kişi olduğu bilinmektedir. Venüs ve Ay ayrıca kadın simgesi olan iki gezegendir. Gerçekten de Milli Mücadelede kadınlar çok kuvvetli kişilikler olarak ortaya çıkıp, kendileri zor durumda olsa bile çok etkili rol oynamışlardır.

Ay’ın dışında, Huber okulunda ego gezegenleri olarak adlandırılan iki ego gezegeninin, Güneş ve Satürn’ün de stres altında oldukları görülüyor. 12.evdeki Güney Ay Düğümü ile birleşen Güneş, mevcut durumdan memnuniyetsizliği gösterebilir. Ayrıca Satürn, Güneş ve Mars’a kare yapıyor. Böylelikle iki sabit burç (Boğa ve Aslan) arasındaki oluşmuş bu kare, enerji birikiminin bir işareti olabilir. Evin öncü bölgesindeki (ev girişi ile uzun çizgi arası) Güneş’te esasında enerji potansiyeli olabilir, fakat 12.evde olduğu için bu ön plana çıkmıyor.

Yaş Noktası yönteminin esasları:

Yaş Noktası, haritada bir zaman boyutu olduğu, haritanın adeta bir “yaşam saati” olarak işlediği esasına dayanır. Bu saat doğduğumuz anda Yükselen burç derecesinden (AC’den) işlemeye başlar ve saat ibresinin aksi yönünde 12 ev boyunca ilerler. Dolayısıyla Yaş Noktası; yaşın, başka bir ifadeyle zamanın ilerlemesine dayanan bir yöntemdir. Bu yöntemde Koch evleri kullanılır ve her ev 6 yaşı (6 yılı) kapsar. Dolayısıyla 72 yaşında (72 yıl sonra) Yaş Noktası tekrar AC’ye ulaşır ve döngü devam eder.

Yaş Noktası, haritada yaşa göre (zamana göre) saat ibresinin aksi yönünde ilerlerken çeşitli evlerden ve burçlardan geçer; geldiği yerden gezegenlere de çeşitli açılar yapar. Her haritada evlerin genişliği, bu evlerde bulunan burçlar ve gezegenlerin yerleşimi farklıdır. Dolayısıyla Yaş Noktasının gezegenlere yapacağı açılar da değişir. Böylelikle Yaş Noktası ilerledikçe tamamen o haritaya özgü gelişimler ortaya çıkar.

Şekil 1’deki Samsun’a çıkış haritasına Yaş Noktasının nasıl uygulandığı Şekil 2’de gösterilmektedir. Samsun’a çıkış anı olan 19.5.1919 saat 06:00’da Yaş Noktası AC’den başlayıp, zaman geçtikçe evler boyunca ilerleyecektir. Her ev 6 yıla tekabül ettiğinden, örneğin 19 Mayıs 1922 tarihinde Samsun’a çıkışın üzerinden 3 yıl geçmiş olduğu için, Yaş Noktası 1.evin ortasına gelmiş olacaktır; 19 Mayıs 1925 tarihinde ise 6 yıl geçtiğinden Yaş Noktası artık 2.evin başına ulaşacaktır. Aşağıda görüleceği üzere bu makalede “Milli Mücadelenin Yaş Noktası Yöntemiyle İncelenmesi” kısmında, 19.5.1919 tarihinden Cumhuriyetin kuruluşuna kadar geçen zaman aralığı esas alınmıştır. Dolayısıyla Yaş Noktası bu zaman zarfında henüz 1.evde bulunmaktadır.

Bu yöntemde her evin içinde bir denge noktası ve dip noktası da tarif edilmiştir. Bu noktalar vasıtasıyla Şekil 1 ve 2’de görüldüğü gibi her ev üç bölgeye ayrılır: öncü (ev girişi ile denge noktası (uzun çizgi) arası), sabit (denge noktası ile dip noktası (kısa çizgi) arası) ve değişken (dip noktası ile bir sonraki ev girişi arası). Yaş Noktası ile ilgili daha detaylı açıklamalar şu makalede görülebilir: /astrology/opa_article220223_t.htm

Milli Mücadelenin Yaş Noktası Yöntemiyle İncelenmesi:

Yaş Noktası
Şekil 2: Yaş Noktasının Samsun’a çıkış haritasında zamana göre ilerlemesi
(1 ev: ilk 6 yıl; Yaş Noktası 19.5.1919-18.5.1925 arasında 1.evde)

Osmanlı padişahı Vahdettin ve savaş bakanı, Mustafa Kemal Paşa’nın niyetlerini engellemek istemişlerdir. Bu sebeple Mustafa Kemal Paşa aldatıcı telgraflarla (Neptün-Merkür karesi) İstanbul’a geri çağrılır, fakat Paşa bunu reddeder. Mustafa Kemal Paşa, Temmuz 1919’da ordudaki görevinden ayrılır. 8.7.1919 tarihinde savaş bakanına (22:50) ve sonra da padişaha (23:00) telgraf çekip görevlerinden ve askerlik mesleğinden geri çekildiğini bildirir (1). Mustafa Kemal Paşa “Nutuk” adlı eserinde “ Bu tarihten sonra, resmi sıfat ve salahiyetten (yetkiden) soyutlanmış olarak, yalnız milletin şefkat ve civanmertliğine (yüce gönüllülüğüne) güvenerek ve onun bitmez feyiz ve kudret kaynağından ilham ve kuvvet alarak vicdani vazifemize devam ettik” demektedir. Kendisinin çekildiğini bildirdiği anın haritasına bakıldığında, Yükselen burcun Koç’ta bulunup, yeni, cesur bir başlangıca işaret ettiği görülmektedir (harita gösterilmemiştir). Mars IC yakınında olup, vatan için mücadeleyi simgelemektedir. Güneş ise 4.evde Yengeç’tedir.

Bu sırada (8.7.1919) Samsun’a çıkış haritasına ait Yaş Noktası tablosu incelendiğinde, Yaş Noktasının henüz Yükselen burcun hemen yakınında, 1.evin öncü bölgesinde (evin girişi ile uzun çizgi arası) yer aldığı görülmektedir.

Yaş Noktası henüz 1.evin öncü bölgesinde ilerlerken, Erzurum’da 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında doğu illerine yönelik bir kongre düzenlenir. Bundan sonra Sivas’ta 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında başka bir kongre daha düzenlenecektir. Bu kongredeki kararlar tüm ulusu kapsayıp, bir bakıma birkaç yıl sonra kurulacak olan Türk devletinin temelini oluşturmuştur. Kısaca belirtmek gerekirse, bu kongrelerde vatanın her parçasının milli sınırlar dâhilinde ayrılmaz bir bütün olduğu, ulusun iradesinin geçerli olduğu, ulusun bir bütün halinde her türlü yabancı işgale ve müdahaleye direnç göstereceği ve bazılarının istediği gibi mandayı kesinlikle kabul etmeyeceği vurgulanmıştır.

Bundan sonra 28 Ocak 1920 tarihinde Milli Yemin anlamına gelen Misak-ı Milli kabul edilip başka ülkelerin parlamentolarına bildirilir. Misak-ı Milli, Türk bağımsızlık hareketinin siyasi manifestosu olarak görülmektedir. Misak-ı Milli, altı önemli karardan oluşup, Türk ulusunun bölünmezliği prensibini de kapsamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları da daha sonra büyük ölçüde bu yemindeki prensipler uyarınca belirlenmiştir (2). Samsun’a çıkış haritasına ait Yaş Noktası tablosu incelendiğinde, Misak-ı Milli’den kısa bir süre önce Yaş Noktasının Güneş’e yarı sekstil açı (30 derece) yaptığı, böylelikle Güneş-Satürn açısını da tetiklediği görülmektedir; bu durum düzen ve sınırlar açısından somut bir adım atıldığının işaretidir.

16 Mart 1920 tarihinde İstanbul şehri İtilaf güçleri tarafından resmen işgal altına alınır ki bu durum ulusun emniyetini tehlikeye atar. Bundan kısa süre sonra 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılır; bu meclis Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk meclisi olarak kabul edilmektedir. 23 Nisan 1920 tarihinden itibaren bu meclis milletin geleceğini belirleyen en üst güç olacaktır. Bu tarihten sonra meclis tarafından yönetilen düzenli bir ordu da kurulacaktır. 23 Nisan tarihi daha sonra “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak kabul edilmiştir; zira Atatürk bu günü ülkenin geleceği olarak gördüğü çocuklara armağan etmiştir.

1.evin öncü bölgesinde olan Yaş Noktası 14 Eylül 1920 tarihinde İkizler’den Yengeç burcuna geçer. Bundan kısa süre sonra Doğu cephesinde ilk zafer elde edilip, ardından bir antlaşma imzalanır. Batı cephesinde de 6 Ocak 1921 tarihinde İnönü’de Yunan ordusuna karşı yapılan ilk savaş zaferle sonuçlanır. Ayrıca hemen hemen aynı tarihlerde, 20 Ocak 1921’de mecliste ilk anayasa (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) kabul edilir. Böylelikle yeni bir devletin kuruluşu hukuki ve siyasi olarak teyit edilmiştir. Bu sıralarda, 7 Şubat 1921 tarihinde, Yaş Noktasının MC ile birleşen Uranüs’e üçgen açı yaptığı görülmektedir. Muhtemelen bu gösterge, kurtuluş yönündeki ilk başarılara ve devrimsel adımlara işaret etmektedir. Mondros (30 Ekim 1918) ve Sevr (10 Ağustos 1920) antlaşmalarıyla İtilaf güçleri Türk ulusunun tüm haklarını kısıtlamaya ve Türklere Anadolu’da sadece küçük bir alan bırakmaya niyet etmişlerdir. Buna karşılık, 1921-1922 yılları arasında Batı, Doğu ve Güney cephelerinde tüm ordular püskürtülmüş ve vatan başarıyla kurtarılmıştır.

Yaş Noktası 2.9.1921 tarihinden 1.2.1923 tarihine kadar 1.evin sabit bölgesinde (ev içindeki orta bölge: uzun çizgi ile daha sonraki kısa çizgi arası) yer alır. Yaş Noktası 16 Ocak 1922 tarihinde 1.evdeki Plüton ile birleşir; bunun büyük bir dönüşümü ima etmesi mümkündür. Batı cephesinde sürdürülen savaş en zorlu savaştır. Türk ordusu, Batı cephesinde Ankara’ya kadar ilerlemiş olan Yunan ordusuna 26 Ağustos 1922 tarihinde son taarruzu başlatmış ve 30 Ağustos 1922 tarihinde nihai zafere ulaşmıştır. Samsun’a çıkış haritasına ait Yaş Noktası tablosuna bakıldığında, Yaş Noktasının Ağustos 1922’de Yengeç’teki Venüs’le birleştiği görülmektedir; bu gösterge muhtemelen vatan açısından talihli bir zamana işaret etmektedir. Böylece 9 Eylül 1922’de Yunan işgali de son bulur. Bunun ardından Türk Kurtuluş Savaşı’nda Batı cephesinde verilen mücadeleyi sonlandırmak üzere 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanır.

Yaş Noktasının 1 Şubat 1923 ila 18 Mayıs 1925 tarihleri arasında 1.evin değişken bölgesinde (1. evdeki kısa çizgi ile 2.evin başlangıcı arası) olduğu görülmektedir ki bir evin değişken bölgesinde birçok gelişmenin olması beklenir. Türkiye, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’de imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile milli sınırları içinde tam bağımsızlığına kavuşmuştur. Öte yandan müzakereler sürtüşmesiz geçmemiştir. 21 Kasım 1922 tarihinde başlayan müzakereler birçok tartışma nedeniyle 4 Şubat 1923 tarihinde sekteye uğramıştır. Çok ilginç olan bir durum, Yaş Noktasının bu sırada 1.evin dip noktasına (1. evdeki kısa çizgi) ulaşmış olmasıdır; zira bir evin dip noktası enerjinin en düşük olduğu seviye olarak kabul edilir. Müzakerelerin ikinci aşaması 23 Nisan 1923 tarihinde başlayıp, 24 Temmuz 1923 tarihinde antlaşmanın imzalanmasına kadar sürmüştür. Bu sırada Yaş Noktasının 1.evdeki Venüs ve Jüpiter’in orta noktasına geldiği, dolayısıyla çok sevindirici bir ana işaret ettiği görülmektedir.

Osmanlı saltanatı 1922 yılının sonlarına doğru kaldırılır. Lozan Barış Antlaşması’ndan birkaç ay sonra da Ankara’da 29 Ekim 1923 tarihinde saat 20:30’da Türk ulusal devletinin yönetim şekli olarak Cumhuriyet ilan edilir. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin kuruluşunu en büyük eseri olarak gördüğünü ifade etmiştir.

Son sözler

Yaş Noktası yöntemi genellikle kişilerin doğum haritalarına uygulanmaktadır. Öte yandan, buradaki örneğe bakıldığında, bu yöntemin başka durumlara da başarılı bir şekilde uygulanabileceği görülmektedir. Muhtemeldir ki bir şeyin başlangıç anı, içinde psikolojik bir enerji de barındırmakta, bu enerji kendisini yaş (zaman) ilerledikçe ortaya çıkartmaktadır.


Kaynaklar

1. Gazi Mustafa Kemal (1927), NUTUK, Kaynak Yayınları, ISBN: 978-975-343-966-4 (Tk. No.), 1.baskı, Eylül 2015.

2. Misak-Milli, https://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%AEs%C3%A2k-%C4%B1_Mill%C3%AE, erişim: 3.8.2024.


Not: Huber haritası ve buna ait Yaş noktası tablosu astro.com adlı web sitesinden çıkartılabilir. Veri girildikten sonra: Harita çizim stili-Huber stili, Koch ev sistemi, Ek tablolar


Yazar: Ferhan Çeçen

Ferhan CecenFerhan Çeçen Kimya/Çevre mühendisi olup, Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyesidir. Sayın Hakan Kırkoğlu’nun Göklerin Bilgeliği adlı astroloji okulunun tüm programlarını tamamlamıştır. ISAR CAP sertifikasına sahiptir (CAP ISAR). E-posta: cecenfer@gmail.com


© 2024 - Ferhan Çeçen