Ruhsal kimliğin temeli olan 4. ev

Rosa Griesbeck

Çeviren: Ferhan Çeçen


Divan4.ev haritada en derinde bulunan noktadır ve Yengeç burcuna sayılır. Ay, Yengeç burcuna atfedilen ve onunla ilişkili olan bir gezegendir. Ay, duygu ve kimliği, barınmayı, ailevi köklerimizi, kökenimizi ve ruhsal vatanımızı kapsar. 4.ev böylelikle ruhumuzun esasını oluşturur. Bu ev, haritada en aşağıda, en dipte olan nokta olmakla bizim temelimizi teşkil eder. Ruhsal, duygusal olan bu temelin üstünde yaşamımızın çıkış noktası yer alır. Bizi eyleme ve hedeflerimizi belirlemeye teşvik eden güçlü ve derin hisler burada yerleşmişlerdir. 4.ev, duyguların birşeyi harekete geçirdiği, duyguların çocukluğumuzun en erken devirlerindeki tecrübelere “kenetlendiği” yerdir. Bu ev içimizin derinliklerinde saklı, bilinçaltında olan, çoğu kez de erişemediğimiz her türlü his ve duygunun temelini oluşturur. 4.ev, duyguların, hislerin, içgüdülerin, erken çocuklukta alınan şeklin ve çocuklukta yaşadığımız esaslı tecrübelerin toplandığı bir havuzdur. Bir ağacı simge olarak ele alırsak, ağacın kökleri 4.evi temsil eder. Biz doğduğumuz yere kök salarız; ebeveyn, kardeş, soy olarak algıladığımız insanlarla kök salarız. Bir ailenin içine doğarız ve yaşam yolculuğumuz başlar.

Ay ilkesi

Arketip olarak Ay, dişilik-annelik ilkesine karşılık gelir ve verme olduğu gibi alma ve doğurganlık özellikleriyle ilişkilendirilir. Tüm yaşam doğal bir döngüye tabidir. Ay’a bakıldığında, almanın ve vermenin, ölümün ve kalımın, gündüzün ve gecenin doğal döngüsüyle, gelgit gibi değişimlerle ve farklı mevsimlerle karşılaşırız. Kadındaki döngünün de belirli bir ritmi vardır, buna karşılık yine de hep değişim halindedir. Ay, son derece dişil olup eril Güneş’in zıt kutbunu oluşturur. Burada kendisini ifade eden, tanrısal ana, tüm yaşamın kaynağıdır ki, bu toprak ana ve tabiatla en derinden bağlıdır. Önceleri Ay tanrıçasına, tüm varoluşun kökenine saygı gösterilirdi. Ay’a Hera (Zeus’un karısı), Hekate (yeraltının sihirli tanrıçası) ve Selene ile Luna (Yunan ve Roma Ay tanrıçaları) gibi dişil tanrıçalar atfedilir. Hepsi birlikte kişiliğin son derece dişil olan farklı yönlerini ifade ederler: kendini adama, kabul, üzerine titreme, kaydetme, yaşamla ve yaşamın ritmiyle ilgili konularda bilgelik.

Bilincinde olunmayan yön

Güneş görünür olanı, dıştakini ve ışığı temsil ederken, Ay görünmez olanı, bilincinde olunmayanı, ruhun en derininde yatanı aydınlatır. Kim en içteki yerine, ruhuna daha fazla erişmek istiyorsa, onun yüzünü Ay’a dönmesi lazımdır. Bu arada doğum haritasında belirleyici olan, Ay’ın burçtaki pozisyonudur. Ay, bilincinde olunmayana giden yolu gösterir; karanlığa ışık tutar ve insanın kendi ruhsal âlemindeki önemli mesajları açığa çıkartır. Bu yol insanı doğrudan içe götürür; bu da ruhumuzun bilincinde olmadığımız yönlerini bilince çıkartır. Bu süreç vasıtasıyla ruhumuzun bilmediğimiz yönlerini tanıma, onları aydınlığa çıkartma ve kendi bünyemize katma imkânı elde ederiz. Bunlar ruhun deşifre edilmesi gereken mesajlarıdır. Deşifre edilmelidirler ki hayat boyunca bize bir ana tema gibi eşlik eden esas ruhsal yapımızı tanıyalım.

Ruhsal temel

4.ev ruhumuzun esasını oluşturur. Haritada en derin noktada bulunmakla, üzerine inşa edilebilecek bir kaidedir. Ruhsal, duygusal bu tabanın üzerinde yaşamımızın çıkış noktası bulunur. Bizi eyleme ve hedeflerimizi belirlemeye teşvik eden güçlü ve derin hislerdir. Kendimize göre hakikat olarak tanımladığımız duygulardır bunlar, en derinlerde uygun olarak algıladıklarımızdır, öte taraftan direnç, isteksizlik ve nefrete de neden olabilirler. 4.ev, duyguların birşeyi harekete geçirdiği, bizi iten nedenlerin gizli kaldığı, saf varoluşun yaratma emelinin görüldüğü yerdir - bunların tümü “duyguların toplandığı bir havuz” olarak eylemlerimizin esasını oluşturur. 4.ev, saf “varoluşumuzun” ruhsal motorudur.